14 Ekim 2011 Cuma

IV.BÖLÜM




















IV. BÖLÜM



Baudelaire, Lorca, Sappho, E.M. Forster,Enderunlu Fazıl Bey,Oscar Wilde







Top 100 Most Beautiful Men (100 pics)








SESSİZ GEMİ


“Yahya Kemal Beyatlı’nın şiiri”






İnsanları takip etmenin modayı takip etmekten daha zor olduğunu söylemiştik. Fikrimizde ısrarlıyız. Takip ettiğiniz kişi özellikle Jan ise  gerçekten tehlikeye açık bir denizde yüzüyorsunuz demektir.

İt Cemil, Jonjon’un patronu Dallama yani kısa adıyla Dall, Jonjon olmak üzere İpsala yolundan  Enez körfezine sapmışlar.

Ege denizinde Yunanistan ile Türkiye arasındaki doğal sınırı oluşturan Meriç nehrinin denize döküldüğü yerde bizim  Enez, Yunanlıların ise  Evros olarak adlandırdıkları delta vardır. Denize vardıklarında İt Cemil’in itelemesi ile kendilerini bekleyen yata binmişler.
12 metrelik yatı gören Jan ise o sırada yanında yeteri kadar kıyafet olmadığına hayıflanarak Jonjon’a söylenmiş. Jonjon’da ses çıkartma küçük kaltak diyerek tekneye girmişler. İt Cemil 007 james bond misali bindiği her aleti kullananlardanmış. Teknede görevli birkaç denizci baydın durumda olan Dall’ı karga tulumba yata taşnmışlar. İt Cemil’de dahil olmak üzere yattaki herkes  Yunanca konuşuyormuş. Jan, jemil’in yunanca konuşmasını dinledikçe bana şiir okuduğunu düşünüyordum, ay adam şayir gibiydi!   Bizimki İt cemil’e hasta olmuştu. Sürekli adamı övüp durmuştu.

-          Hayatım,  007’den şok şok ( çok çok demek istiyor) daha iyi . En son  Danyel Kreg ‘in oynadığı 007 serisinde o sarışın itin denizden çıktığı sahne var yaa,  Jemil aynı o, billahi ölürsün.  Jemil’in geniş omuzları, dar kalçaları, karnındaki baklavaları, baklavaların aşağısındaki gergin yerlerde hafif renkli vizon gibi yumuşacık tüyleri…
Jan kolaylıkla erkek beğenmez. Bir erkeği beğenmesi için o adamın ya çok zengin ya da gerçekten çok yakışıklı ve iyi sevişen biri olması gerekir. Yoksa Jan anında adamı harcayıverir.

-          Jemil, şok hoş janım. Arabayı hızlı sürüyor, tekneyi  şok iyi kullanıyor. Eminim helikopterde kullanabilir. Zaten uşarkende sevişmek fantezim vardı. Onu da deniyjjjiiimm umuyorum.

Jan yaşadıklarını bana anlatırken adeta kendinden geçiyor o anları tekrar yaşar gibi dalıp gidiyordu. İt Cemil’den etkilenmişe benziyordu. Tabii Jan’ın bir erkekten etkilenmesi ile onu naşlaması toplam üç gün sürerdi.

-          Jemil bizi tekneye bindirdikten sonra zaten duş yapmam gerektiğini söyleyip bana tahsis edilen odaya gittim. Muazzamdı Koja Göbüş. Yuvarlak bir yatak vardı, mesela , şok şık işkiler, kanyaklar, tabii ki şampeyn yani dear. Ondan sonacıma, gardıropta ki elbiseleri görsen . Aklını yersin, yersin, yersin. Siyah bir DKNY, yeşil sırt dekolteli DG, manyakça katmer tatlısı gibi şöyle kat kat kat Vivyın Westvud’un sarı bir elbisesi ama nasıl bir sarı, Oscar Delarante,  Allahımmm, o ne elbiseydi ölmek istedim bir anda ve beni onunla gömsünler! Soğan rengi. Böyle bir sadelik yoktu yanııı. Ay bir tane de Yıldırım Mayruk!!! E dedim ben bunu Yıldırım beyfendiye söylemez miyim? Zaten defilesine çıkartmak istiyodı beni biliyosınn.  Ayy adam dünya çapında ayol. Bu bizim çalıcı yeniler gibi terzicik felan değil!

Jan’ı düşündüğüm zaman onun genç ve istekli hali bana şaşırtıcı gelmiyordu. Hatta hırsının hoşuma gittiği bile söylenebilirdi. Web sayfasını yaptığımız sırada Sabır taşı web sayfacısını baştan çıkartmış, Ajda Pekkan’la birlikte düet yaptığını yazdırmış ardından da Sabır taşı’na yaptırdığı fotomontaj ile Ajda ile aynı karede yanak yanağa  görünmüştü. Web sitesinin fanları oluşmuş haftalık 120 bin tıklamaya erişmişti. Bu kolay bir başarı değildi.  Jan şöhret basamaklarını tırmanırken toplumla barışarak yaşıyordu. En son İt Cemil ile birlikte karıştırdığı olaylar sonrasında,  Dalllama Dall kodesi boylamıştı. Yunanistan’a insan tacirliği yaparak para kazanmanın yolunu keşfeden Dall, kısa süre içinde büyük paralar götürmüştü. Biz onun elinde hali hazırda Silivri cezaevinde tutuklu bulunan Baron’un malının olduğunu zannederken aslında  insan kaçakçılığı yaparak hayatları mahveden bir zombi olduğunu düşünememiştik. İşin enteresanı İt Cemil sizinde çakozladığınızı zannettiğiniz üzere istihbaratçı bir aynasız değildi. Meğer adam Türkçeyi 42 lehçe ile konuşabilen bir Amerikan casusu imiş. 4 senelik bir operasyon sonucu Afganistan, Pakistan, Irak, gibi orta doğu ülkelerinden ’dan  Avrupa ülkelerine insan ticareti yapan şebekenin çökertilmesi için tek tabanca olarak çalışan uluslar arası bir ajan!

İnsan bunları duyunca şapka çıkartıyor. Jan, İt Cemil diye tanıdığımız ama gerçek adını kimsenin asla öğrenemeyeceği Jim ile küçük bir aşk hikayesi yaşamıştı. 

Dall’ı, Enez’den bindikleri  tekne ile önce Yunan tarafına geçirmişler; amaç Dall’ın bütün bağlantılarını ortaya çıkartmakmış.  İnsan kaçakçılığını engellemek için  Avrupa Birliği tarafından Türk yunan sınırına yerleştirilen askeri güç Dall’ı tabiri caizse öttürmüş.  Jan bu sırada tahmin edeceğiniz üzere portakal suyu ve şampanya karışımı ile ağırlanmış ve epey teşekkür almış.  Jon jon da bu teşekkürlerden sebeplenmiş. Zira iki ay geçmesine rağmen cd takılmamıştı. En fazla yaptığı bizim eve gelip makyaj yapıp salonda gezinmek oluyordu. Karısı kadın olmaktan vaz geçti düşüncesiyle epey sevinmiş. Ama hevesi kursağında kalmış çünkü Jonjon’u en son bir erkekle basan da gene karısı olmuş. 

Bana gelince, küçük bir ajansta kreatif direktör olarak işe girdim.

Çalışıyorum. Şimdilik tabii.

Yakında Jan’ın hayatını anlatan kısa bir belgesel çekilecek ve bu belgeselde art direktör olarak çalışmam isteniyor. Şaka gibi olacak ama para dahi kazanacağım.
Jan artık, kendi evine geçti. İt Cemil ya da Jim adı her ne ise onunla mutlu biçimde koklaşıyorlar.



S o n

                                                                                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder